Montesori

Montessori Sınıfında Çalışma Alanları

Günlük Yaşam Becerileri

Bu alandaki çalışmalar, çocuğun kendi kendine yetebilen, bağımsız bir insan olmasına yardım ederken aynı zamanda çocuğun uyumlu bir davranış biçimi geliştirmesine ve iç huzura kavuşmasına yardım eder. Bu çalışmaları tekrarlayan çocuk küçük motor yeteneklerini geliştirir ve aynı zamanda yaptığı işe dikkatle odaklanmasını öğrenir. Bu çalışmalar sonucu gelişimini tamamlayan çocuk, işi seven, sorumluluk duygusu taşıyan, güçlüklerden yılmayan, sorunlarla başa çıkabilen, kendisi ve çevresiyle barışık bir kişilik geliştirir.

Montessori eğitiminde “Günlük Yaşam” alanında hedeflenen alıştırmalar çocuğun günlük yaşamında karşılaşabileceği tüm uğraşlardan oluşur ve içinde yaşadığı toplumun kültürel özelliklerine uygun olarak hazırlanır.  Kaşıklayarak, avuçlayarak, maşayla kuru aktarma, sünger ve damalalık gibi araçlarla sulu aktarma, masa yıkama, gümüş cilalama, bakliyat ayıklamak, toz almak, şişe açıp kapamak, çamaşır mandallamak gibi işlerle çocuğun geliştirilmesi gereken kaslarını ve zihinsel gelişimini desteklemek için inanılmaz sayıda doğal fırsat vardır.

Maria Montessori; insan çevresine elleriyle sahip olur der. Çocuklar günlük yaşam çalışmaları ile el bileği ve parmaklarını çalıştırarak çok şey öğrenirler; hareketlerini koordine ve kontrol etmeyi, sabırlı olmayı ve odaklanarak çalışmayı, vb.  Okuma yazma, matematik, duyu ve evrensel düşünme için ön hazırlık yapmış olurlar. Kendi sınırlarını ve yeterliliklerini geliştirmeyi öğrenirler ki böylece kendi güçlerinin farkına varırlar. Bir çalışmanın farklı aşamalarındaki mantıksal sırayı kavrarlar.

Duyu Eğitimi

Montessori , duyu organlarını çocuğun çevresi ile iletişim kurduğu organlar olarak kabul eder. Duyu organları bir anlamda çocuğun dünyaya açılan pencereleridir ve montessori duyu materyalleri de çocuklara dünyayı açmak için anahtar vermektedir. Günlük yaşam becerileri alanındaki çalışmalar ve bu alandaki çalışmalarla paralel ilerleyen duyu eğitimi, Montessori Metodunun temelini oluştururlar.

Çocuğun konsantrasyonu yani dikkatininin odaklanması Montessori eğitiminde çok önemlidir. Çünkü öğrenme ancak dikkatin odaklanması sonucu gerçekleşebilir. Maria Montessori “Çocuğun eline koymadığınız şeyi aklına koyamazsınız.’’ der.

Montessori duyu materyalleri, çocuğun o güne kadar aldığı uyaranları düzene sokmasına yardım eder. Montessori tüm duyu organları için materyal gelişmiştir. Materyaller belli bir düzen içinde ve çocuğun ilgisini çekecek şekilde tasarlanmıştır. Bu malzemelerin önemli bir özelliği de çocuğun kendi başına çalışırken hata yapıp yapmadığını kontrol edebilmesidir. Her materyal sadece tek bir duyuya yöneliktir ve tek bir kavram öğretir.  Böylece çocuğun kafası karışmadığı gibi duyuları da hassaslaşmış olur.

Örneğin; renkleri öğrenmek için kullanılan renk tabletlerinin tümü aynı maddeden, aynı boyut ve biçimde hazırlanmış olup sadece renkleri farklıdır. Ses tüpleri, koku tüpleri, dokunma tabletleri, ağırlık tabletleri, ısı tüpleri, ısı tabletleri aynı şekilde sadece hassaslaştırılacak noktada farklılık gösterir, diğer özellikleri aynıdır. 

Çocuğun bu alanda yaptığı çalışmalar onun aşağıda sıralanan zihinsel temel fonksiyonlarının gelişimini sağlar; tanımak, farklılıkları ayırt etmek, bütünleştirmek, soyutlaştırmak, eşleştirmek, gruplamak ve tasnif etmek, aynı özelliklerde seriler yapmak vs. Örneğin çocuklar tutmalı silindir blokları ile farklı boyutların varlığını, pembe kule ile üç farklı boyutu, görsel algılamayı, kahverengi merdivenle ağırlıkla büyüklük arasındaki bağlantıyı, geometrik çekmeceyle yüzeyler arasındaki farkları, kırmızı çubuklarla uzunluk kavramını somut tecrübelerle, dokunarak ve görerek öğrenir. Sonuç olarak çocuklar çevrelerinden edindikleri uyaranları düzenli bir şekilde beyinlerine kayıt ederler. Duyuları geliştirici materyaller ile zihnin temel fonksiyonları uyarılıp, deneyim kazandırılarak konsantrasyonun sağlanması sonucunda da dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu en aza indirilmiş olur yada engellenir.

Matematik

Montessori analitik düşünmenin ve matematiksel zihnin insanda doğal olarak var olduğunu varsayar. Çocuğun içinde doğal olarak var olan bu potansiyelin gelişmesi için ona didaktik eğitici malzemelerle, duyularını da kullanarak deneyimler kazanması için fırsat sağlanması şarttır. Bu deneyimlerden çocuk soyutlaştırmayı, ölçmeyi, kıyaslamayı, mantıklı düşünmeyi öğrenir.

Montessori matematik çalışmalarında hedeflenen matematik işlemlerini öğretmek değil, soyut matematiksel kavramları somutlaştırarak matematiksel düşünmeyi geliştirmek ve matematik öğrenmeyi kolaylaştırmaktadır. Montessori eğitimi ile çocuk henüz emici zihin mucizesine sahipken, diğer bilgiler gibi matematiği de zahmetsizce öğrenecektir.

Dilbilgisi Alanı

Günlük hayat becerileri ve duyuların eğitimi sayesinde küçük motor ve el becerileri, algılama yetenekleri gelişen çocuk, okuma ve yazmayı da Dr. Montessori’nin hazırladığı somut malzemeler ve aktivitelerle çok doğal bir şekilde, konuşmayı öğrendiği gibi, fazla bir çaba harcamak zorunda kalmadan erken  yaşlarda öğrenir.

Kitabı, okumayı ve yazmayı seven ve bu yetenekleri küçük yaşta kazanan çocuk, geleneksel eğitimcilerin iddia ettiği gibi daha sonraki eğitiminde sıkılıp bocalamak yerine kendine güvenen, olaylara geniş açıdan bakabilen bir öğrenci olarak eğitimine devam eder. Böyle bir öğrenci kendi işlerini bitirdiği zaman sınıftaki diğer öğrencilere ve hatta öğretmenine yardımcı olarak bilgisini ve özgüvenini daha da arttırır.

Özetle; dil gelişimine duyarlılığın tepe noktasında olduğu 3 ile 6 yaş aralığında kitap ve okuma sevgisi aşılanan, okuma-yazmaya, çocuk edebiyatına ve literatürüne erken yaşta maruz bırakılan çocuklar içinde yaşadıkları sosyal ve kültürel ortamın sınırlarını aşabiliyor, ufukları genişliyor ve hayata bakışları değişiyor. Burada önemli olan sadece teknik anlamda çocuğun okuma ve yazmayı öğrenmesi değil ömür boyu sürecek kitap okuma arzusunun erken yerleşmesi. Okuma ve yazma istek ve arzusunun erken yaşlarda edinilmesi, gelişimsel anlamda baktığımızda tüm diğer alanların, öğrenme alışkanlıklarının; bir ev inşa ederken sağlam bir temel üzerine tuğlaların birer birer yerleşip evin duvarlarının da sağlam örülerek ilerlemesine benzetilebilir.

Kültür

Çevresi ve çevresinde yaşayan her canlı ile güçlü bir sevgi bağı hisseden ve yaptığı işten zevk ve heyecan duyan her çocuk bize insanlığın yeni bir yöne doğru gelişebileceğine dair ümit verir…

Maria Montessori, Eğitim ve Barış

Dr. Montessori Kültür terimini içinde bulunduğu gelişim evresine uygun olarak çocuğa “Dünya’yı” tanıtmak için kullanmıştır. Kültür alanındaki çalışmalar Fen Bilgisi; biyoloji, zooloji, doğa bilimleri ve Sosyal Bilgiler ana başlığıyla coğrafya, tarih, dans, müzik ve sanatı kapsar. Tüm bu konular çocukların günlük yaşamlarının bir parçası olarak, hayatın her alanına entegre edilerek daha anlamlı bir şekilde ve çocukların duyuları aracılığıyla öğrenmelerini sağlayacak didaktik malzemeler aracılığı ile ve doğada keşfetme imkanı verilerek sunulur.

Evrensel eğitimin parçası olan kültür dersleri aracılığıyla çocuk, insanlık ve kültür alanında bilgili, açık görüşlü, farklılıklara saygılı, barışçıl ve kendisini Dünya vatandaşı olarak gören bir insan olarak yetişir. Maria Montessori ‘’Çocuklara çok küçük yaşlardan itibaren üzerinde yaşadığımız dünyanın sadece bize ait olmadığını, dolayısıyla kaynakları kullanırken diğer canlılarla birlikte paylaştığımızı unutturmamalıyız. İnsanoğlu üzerinde yaşadığı gezegenin en akıllı canlısı olmanın sorumluluğunu unutmamalıdır.’’ der.

İşte bu yüzden bir Montessori okulunda çocuklar bitki, ağaç ekerler ve bitkilerin bakımından sorumlu olurlar. Hayvanları besler, çevreye zararlı atıkları toplar, çöpleri ayrıştırmayı öğrenirler.

Montessori okullarında çocuklar yapboz haritalarıyla siyasi coğrafya öğrenirler. Örneğin;Kuzey Kutbunda insanlar nasıl yaşar? gibi sorular çocuğun hayal gücünü geliştirir.